Bazen kişisel ve toplumsal olarak zor zamanlar geçirebiliyoruz. Ve bu zor zamanlar, farklı şartlar altında sürekli karşımıza çıkan, başımıza bela olduğunu düşündüğümüz durumlar haline dönüştüğünde, bir şeylerin değişeceğine dair inancımız gün geçtikçe zayıflayabiliyor. Bu da kendi içerisinde çaresizliğin yarattığı kabullenmişliğe dönüşüyor. Örnek verecek olursam, “Böyle gelmiş böyle gider.” sözü bahsettiğim durumlarda sıklıkla arkasına yaslanılan sözlerden biri…
İşin en üzücü tarafı ise içine düştüğümüz bu döngüsel hal, küçük bir hamleyle değiştirebileceğimiz şeyleri bile göz ardı etmemize neden oluyor. Kabullenmişliğimizle birlikte, içinde bulunduğumuz istenmeyen durum, bir süre sonra gerçekten de öylece gelip öylece giden bir yapıya evriliyor.
Tüm bunların sonucunda ise hayatımızdan “umut” kavramını çıkarabiliyoruz. Uğruna mücadele ettiklerimizden vazgeçebiliyor, doğruya, iyiye, daha güzele olan inancımızı yavaş yavaş kaybetmeye başlayabiliyoruz.
Peki umut yaşamımızda nasıl bir etki yaratıyor? Umutlu ve umutsuz bir yaşam arasında nasıl bir fark var?
Aşağıda paylaştığım araştırma bu sorulara güzel bir cevap olacaktır…
Umutlu Fare ve Umutsuz Fare:
İki küçük fareyi karanlık su dolu bir kaba koydular. Amaçları farenin bu suyun içerisinden çıkmak için harcadığı çabanın ne kadar süreceğini belirlemekti. Deneyin başlamasıyla birlikte küçük fare 32 dk boyunca kapalı kutudan çıkmak için çaba harcadı. Daha sonra kapalı kutudan çıkamayacağını anlayan küçük fare mücadele etmeye bir son verdi.
İki küçük fareden diğerine geldi sıra. Onu da araştırmacılar aynı şekilde su dolu bir kaba koydular. Fakat bu küçük fare biraz daha farklı şartlarda mücadele edecekti. O fark ise, kutusuna uzaklardan gelen bir ışık tutmalarıydı.
Ve deney tekrar başladı…
Küçük fare ışığı görür görmez ışığın geldiği yöne doğru yüzmeye başladı. Küçük bir ışık huzmesi, o fare için bir çıkış, bir umut olmuştu.
Araştırmacılar, ikinci farenin sudan çıkmak için harcayacağı çabanın ne zamana kadar süreceği konusunda bekleyişe geçtiler. Farenin diğer fareye göre en az iki üç katı kadar daha çaba harcayacağını tahmin etmişlerdi. Fakat sonuç onların tahmininden çok daha farklıydı. Işığın peşinden giden küçük fare tam 8 saat boyunca sudan çıkmak için çaba harcadı…
Yukarıdaki deneyde görüldüğü gibi düşünsel becerileri insanla karşılaştırılamayacak kadar zayıf olan bir farenin edindiği umut, umudu olmayan diğer fareye göre gücünü 15 kat attırıyor. Yani uzaklardan gelen bir aydınlık ışığı ona hayata kalabilme umudu veriyor.
Bu günlerde çocukların, yaşanan bir olumsuzluk durumunda çare ve çözüm aramak veya mücadele etmek yerine kabullenmeyi tercih ettiklerini gözlemlediğimiz olmuştur. Çabalamaktan, risk almaktan, başarısızlıktan korkmak olayın ayrı bir tarafı belki ama özellikle gençlerin, zor durumlarda yaşanan kabullenmişliklerden de yoğun bir şekilde etkilendiğini gözlemliyorum.
Çevrelerindeki umut ışığını aramak yerine kabullenmeyi tercih edebiliyorlar. Umudun verdiği güçle durumlarla baş etmeye çalışmak yerine, karanlıkta kalıp böyle gelmiş böyle gider sözünü tekrar edebiliyorlar. Fakat ne zaman ki bir umut ışığı yakalıyor veya sıkı sıkı sarıldıkları bir anlam buluyorlar, işte o zaman bu olumsuz duygu durumlarındaki potansiyellerinin onlarca kat fazlasıyla yaşama sarılıyorlar. Tıpkı araştırmadaki farenin yakaladığı bir umut sonunda yaşama tutunması gibi…
Atatürk’ün çok sevdiğim, umutsuzluğa kapıldığım her anda kendime öğüt bildiğim, hatırlattığım bir sözü:
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben umudumu asla yitirmedim.”
Atatürk’ün verdiği mücadeleleri düşündüğümüzde, aslında onu tüm karşılaştığı zorluklar ve engeller karşısında ayakta tutan şeyin bir şeylerin değişeceğine, aydınlığın geleceğine dair olan “umudu” olduğunu net bir şekilde görebiliriz.
Aradığımız veya sabırla beklediğimiz zaman gerçekten küçük bir umut ışığı bile bize güç verebiliyor. Bundan dolayı çocuklara umudun önemini, bir şeylerin daha güzel olabileceğine dair inançlarını kaybetmemelerini anlatmamız, bugün derslerde anlattığımız birçok şeyden daha önemli hale geldi gibi…
Barış Sarısoy / @barissrsy