Bugünlerde, çocukları ve yaşadıkları eğitim sorunlarını daha iyi anlayabilmek adına onların yer aldığı TEDx konuşmalarını izliyorum. İzlediğim bir konuşmada çocuk, geleneksel ve bütün çocuklara yüzlerce kez sorulması gereken, bir yetişkin ezberi olan, “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusundan bahsediyordu. Daha sonra, bu sorunun ona ne kadar anlamsız geldiğini paylaşarak, soruya nasıl cevap verdiğini örnekledi:

“Bu soruyla karşılaştığımda şöyle cevap veriyorum: Gelecekte de, şimdi olduğum gibi sağlıklı ve mutlu olmaya devam etmek istiyorum.”

Daha iyi bir cevap olmazdı herhâlde…

Herkesin olduğu gibi küçükken birçok kez bu soruya maruz kalmış biri olarak ben de olaya hiç bu açıdan bakmadığımı fark ettim ve üzerine düşünmeye başladım. Sanırım bu soruyu sorduğumuzda çocuklara ilk olarak kabul ettirdiğimiz şey:

“Şu an bir şey değilsin, senin bir şey olman gerekiyor.” 

Çocuklar bu soruyla beraber gelecekte olacak olanlara odaklanıyorlar. Gelecekte olacakların, yaşanacakların onların hayatının en önemli parçası olduğunu düşünüyorlar.

Daha sonra, gelecekte onlara gösterilen parlak yansımalı tabloya doğru bakarak yürümeye devam ediyorlar. Fakat işin en kötü tarafı bu yürüyüşün bir kör yürüyüş olması. Bu yürüyüşte maalesef etraftaki güzellikler, mutluluklar ve öğrenmeler kayboluyor. “Şu anda ne hissediyorum, şu anda ne yapıyorum, şu anda ne öğreniyorum?” gibi çok değerli sorular tablonun gölgesinde yok olup gidiyor ve sadece gelecekle ilgili sorgulamalar kalıyor.

Diğer taraftan yetişkinler bu vurguyu hangi ifadeleriyle yapıyor diye düşündüğümde aslında bulmak hiç zor olmuyor. Çünkü neredeyse çocukla ilişki kuran, özellikle onun eğitimiyle ilgilenen birçok kişi bu söylemleri kullanıyor.

Peki, hangi söylemler: 

  • Şimdi derslerine çalışırsan ileride senin için çok iyi olacak.
  • Bunları öğren! İleride işine çok yarayacak.
  • Şimdi okula gidersen ileride bir işin olabilir.
  • Şimdi yemeğini yersen sonrasında çok sağlıklı olacaksın.
  • Uslu olursan seni herkes sever.
  • Gibi gibi gibi, örnekleri çoğaltabiliriz…

Bunlar ve buna benzerlerini çocuklar istemediğimiz şeyleri yaptığında ne çok kullanıyoruz değil mi? Çünkü bizler de şu anda çocuklarımıza inandırmaya çalıştığımız gibi, hayattaki en önemli şeyin gelecekte olacaklar olduğuna inandırılarak büyütüldük.

Ebeveynler, bizlere şimdi iyi alışkanlıklar öğrenirsek yetişkin olarak daha iyi işler yapacağımızı öğretirler. Öğretmenlerimiz, sağlam ders çalışırsak daha sonra iş ararken işimize yarayacaklarını söylediler. Fakat zaman içerisinde, bunları yapsak da geleceğin onların ifade ettiği kadar kolay olmadığını ve mutluluğun bu öğütlere çok da bağlı olmadığını gördük.

Hatta yetişkinlerin bu nasihatlarına kulak aldırmayan insanların geride değil, zaman zaman bir tık ötede yola devam ettiklerini görmeye başladık.

“Şu an bazı şeyler senin için zor olabilir fakat ileride bu zorlukları çekmek sana daha iyi bir yaşam sağlayacak.” Sanırım verdiğimiz temel mesaj da aslında bu. Fakat kaçırdığımız bir nokta var.

İleride de, bugün çocukların yaşamak zorunda oldukları zorluklara benzer şeyler yaşanacak. İleride her şey onların istediği gibi olmayacak ve onlar bugünde katlanmak zorunda oldukları şeylerin bazılarına katlanacaklar.

Sonuç olarak baktığımızda sanırım temel sorunumuz tam da Ralp Waldo Emerson’un dediği gibi…

“Sürekli olarak yaşama hazırlanıyoruz. Fakat hiç yaşamıyoruz.”

Sonuç olarak; çocuklara onların iyiliği için şu an olduğumuz kişi değil, gelecekte olacağımız kişi, şu an yaşadığımız hayat değil, gelecekte yaşayacak olduğumuz hayatın her şeyden değerli olduğu hakkında öğütler, masallar ve mitler anlatmaktan vazgeçmek lazım.

Barış Sarısoy